24 December, 2006

MALUM KURBAN BAYRAMI YAKLAŞTI;




ADANA’da kurulan hayvan pazarında satıcılar, BİTLİS, VAN Ağrı ve MUŞ’tan getirdikleri kurbanlıkları satmaya çalışıyor. BİTLİS'li Hatip KOYUNCU, her yıl ADANA'ya kurbanlık büyük baş ve küçükbaş hayvan getirdiğini, ancak bu yıl işlerin çok kötü olduğunu söyledi. Satışların her geçen yıl daha da kötüye gittiğini ve hayvancılığın bitme noktasına geldiğini savunan KOYUNCU “Vala bu işi yapıyoruz ama işlerinde öyle o kadar iyi gittiğini söylüyemeyiz . Aşıları, bakımları ve yemleri bize çok masraflı oluyor. Büyük bir umutla beklediğimiz Kurban Bayramı’ndan da umduğumuzu alamıyoruz. Yemin kilosu bir yıl içerisinde ikiye katlanıyor. Ancak danaların fiyatı geçen yıl ile aynı. 9 yıldır yaptığım hayvancılığı bırakma aşamasına geldim” dedi. Danaların fiyatlarının 875 YTL ile 3,5 bin YTL arasında değiştiğini belirten Ağrılı satıcı Muzaffer KOYUNCU da, fiyatların çok yüksek olmadığını, emeklerini ancak karşıladığını kaydetti. VAN'lı satıcı Taner AYDIN ise, müşterilerin fiyatların düşmesi açısından bayramın ilk gününü beklediğini söyledi. Koyun fiyatlarının 165 ila 450 YTL arasında değiştiğini ifade eden AYDIN şöyle devam etti: “Van'da bile bu fiyatların üstünde satış yapıldığını idda ett. Çünkü uzak kentlerden getirilen hayvanları geri götürmek istemediğimiz için fiyatları biraz düşürüyoruz. Ayrıca, vatandaşlarımız evinde bakacak yer sorunu olduğu için son gün alışveriş yapıyor. diye devam etti.”



Herkese Şimdiden Hayırlı Bayramlar...

15 December, 2006

HAYATA DAİR

Sigaramı Yakacak Kimse Yokmu
ACABA ATEŞ NASIL YAKILIR

1- Ateşin oluşabilmesi için kıvılcım veya çok yoğun ısı ve bunların hemen tutuşturabileceği kav denilen malzemeye ihtiyacımız vardır. Ateşin yakılmasında iyi havanın önemi inkar edilemez. İyi havalarda edineceğimiz ateş yakma deneyleri ile ancak yağmurlu ve nemli havalarda bunu başarabiliriz.Tabiattan ateş yakabilmemiz için gereken malzemeleri kolaylıkla bulabiliriz. KAV Bir kıvılcımla dahi kolayca tutuşabilecek malzemedir.Hafif , gevşek ve kuru ağaç kabukları,kuru otlardan ince ve küçük parçalar,kuru yosunlar,küçük kuş yuvalarındaki tüyler ve çeşitli kuru bitki lifleri kav için idealdir.Kav bulamadığımız taktirde kuru pamuklu giysilerimizi ince liflere ayırarak elde edeceğimiz pamuk yığını iyi bir kavdır.Kuru gazete kağıdı lifleride bir kavdır.Benzin,fişek veya mermi mühimmatıda dikkatli kullanılırsa iyi bir tutuşturucudur

2- Kuru mantarların dış kabukları atıldıktan sonra içteki destek lifleri kav için kullanılır.Kuru otlardan hazırlanmış yığındaki lifler çok çabuk ateş alabilir.Yağışlı havalarda ağaç kabuklarının içi,ölü ağaç gövdelerinin içi iyi kavdır.Kuru ve ölü yusunlar iyi kavdır.En iyi yosunları ağaç gövdeleri üzerinde bulabilirsiniz.Kuru yapraklar bütün veya parçalanmış olarak kullanılabilir.Buna benzer yapraklara rasladığınızda varsa naylon torbaya koyarak yanınızda bulundurun. Kavın Tutuşturulması Hazırladığıız kavı eğer elimizde bir parça çelik(cep çakısı gibi) var ise doğada sık bulunan çakmaktaşına vurarak çıkan kıvılcımla tutuşturabiliriz.Bu kıvılcımla en iyi pamuk tutuşmaktadır.Hafif yanmayı yavaş üfleyerek desteklemek gerekir.
3- Fotoğraf makinası veya bir dürbünden sökebileceğimiz ince kenarlı bir mercek ile güneş ışınlarını kav üzerinde odaklayarak kavı tutuşturabiliriz.Hafif yanmayı yavaş üfleyerek desteklemek gerekir.
4- Ağaçtan imal ettiğimiz yay ve matkap kullanarak kavı tutuşturabiliriz.
5- Yukardaki şekilde gibi bir yay ,bir ağaç çubuk,avucumuzu korumak için bir matkap başı ve bir ateş tahtası hazırlanacaktır.Ateş tahtası ve matkap kavak türü bir ağaçtan olması tercih edilir.Ateş tahtası 5cm kalınlığında,matkap tahtası 30-40 cm uzunluğunda , yay 75 cm uzunlukta ve 2 cm kalınlığında olmalıdır.Matkap çubuğunun, matkap başı içinde en az sürtünme ile dönmeli ve bu yer yağlanmalıdır.
6- Her iki ağacında kuru olması ve ölü ağaçlardan alınması gereklidir.Ateş tahtası üzerinde yapılan V şeklindeki çentik en önemli noktadır.Bu çentiğin matkap ucunun temas ettiği noktanın merkezine kadar açılmış olması gerekir.
7- En pratik duruş,sağ dizimizi yere koyarken sol ayağımızın ucu ile ateş tahtasının hareket etmesini önleriz.Sol elimizin avucu içindeki matkap başı ile matkap çubuğunu ateş tahtası içindeki kertiğe bastırırız.Sağ elimizde olan ve matkap çubuğunun üstüne bir kere dolanmış yayı ileri geri hareket ettiririz.
8- Yayı sanki testere ile tahta keser gibi ileri geri hareket ettirin.Tahta yeterince ısındığında duman çıkmaya başlıyacaktır.Döndürmeyi hızlandırdığımızda sol elle matkap üzerindeki basıncı artırmalıyız.Daha çok duman çıkmaya başlarken,ateş tahtası altına koyduğumuz ince plaka üstüne siyah renkli toz dökülmeye başlıyacaktır.Bu yığın yeterli miktara ulaştığında delgi ve tahtayı ince plaka üzerinden kaldırıp,bu siyah yığına elimizle yavaşça yelpaze yapmalıyız.

05 December, 2006

ÖZLÜ SÖZLER

*Sizi tatlı kılacak kadar yeterli mutluluğunuz olsun,
güçlü kılacak kadar acı deneyiminiz, insan kılacak
kadar üzüntünüz, ve sizi mutlu kılmaya yetecek kadar
umudunuz olsun.

* Daima kendinizi başkalarının ayakkabılarına koyun.
Eğer ayaklarınız acıyorsa, o kişininkiler de acıyordur.
En mutlu kişiler, herşeyin en iyisine sahip olanlar değildir,
onlar karşılarına çıkan herşeyin değerini en iyi bilenlerdir.

* Mutluluk; ağlayanlar, incinenler, araştırma yapanlar,
ve çabalayanlar için vardır, çünkü böyle insanlar hayatlarına
giren her insanın önemini takdir edenlerdir.

* Kahkaha ruhun dansıdır.

* Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar,
bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu
hizasındadır.Konfiçyüs

* İyi geçirilmiş bir günün, mutlubir uyku getirmesi gibi;
iyi yaşanmış bir hayat da mutlu bir ölüm getirir.
Leonardo da Vinci (1452-1519)

* Ayakkabılarım olmadığı icin üzülürdüm, ta ki sokakta
ayakları olmayan adamı görene kadar Balzac


* Karamsar olmak zor değil. Zor olan, çılgın bir
firtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir.

* Benim mutluluğum şundan ileri geliyor: Sahip olduğum
şeyler için seviniyor, Sahip olamadığım şeyler üzerinde
düşünmüyorum.


* Gülmek için mutluluğu beklersen tebessüm bile
edemeden ölürsün.

* Bol bol gülümse, hem maliyeti sıfırdır, hem de
bedeline paha biçilmez...

* Başarı istediğini elde etmek, mutluluk ise elde ettiğini
sevmektir...

* Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez.
Bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurumun
kenarındayken bile gülümseyeceksin.

* Akılsız adam mutluluğu uzaklarda, akıllı ise o'nu
ayaklarını altında arar...

04 December, 2006

SÜPHAN DAĞI

ŞİİR RUHLU ARKADAŞIMA....

MEKTUP

Ya işte böyle gözüm, bakıyorum da şunlara , şaşıyorum. Canım sıkılıyor, Allah canımı alsın. Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, Gündelik sevgili değiştiren, Aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum. Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte. Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı. Çünkü bu gençlik bizim bizim.. Anlat anlat diyorsun ya ikide bir, Yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni. Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, Vefa ne demek ve ben seni nasıl sevmişim vay vay ki vay. Ben , insanların toprakla haşır neşir olduğu, Çocuklarına helal lokma için terlerini toprağa akıtan, Eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, Gönlü ezelden yanık, güneşin toprakla öpüştüğü, Buram buram dert, buram buram hasret, Buram buram sevda kokan, Hürriyet sevdalısı milyonlarca gençten biriyim. Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana, Ola ki Allah'a ola ki Vatana, Ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye. Anamın ak ve helal sütünden midir nedir? Vefasızlığın v' si yoktur kitabımızda. Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak Nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte. Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk, Bırak duygularımı yüreğimde. Yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah. 18'inde deli taylara benzer kızlarımız, Geçit vermez yüce dağ gibi heybetli, Şahin bakışlarında mertlik ama yufkadır yürekleri. Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı Onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, Kardelen çiçekleri kadar sabırlı, Ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim. 21.asırda ne Karacaoğlan' ı ne Köroğlu' nu Ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz. Gönül, bu ya hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır. Çile ise çile dert ise dert, pes etmek mi asla. Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm. Yiğitlik yürekte gönülde gizlidir. Yiğitlik sadece bilekte değil. Bizi biz eden bizi farklı kılan bu düşüncemiz bu gönlümüz. Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil, Allah'ın bir emanet kuşu bilip, Bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz. Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen, Git dediğim vakit kaşlarını çatmadan, arkasına bakmadan gidendir. Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden. İşte güzelim, diyorum ya iki de bir, gönül dersem gönül, Yürek dersem yürek, aşk dersem aşk, Bırak duygularımı yüreğimde, yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni vah vah.